17 Ekim 2013 Perşembe

Anne olmak zor iş be!

Her şeyde olduğu gibi, hamilelik süresinde de erken tanı çok önemli… Gelişen tıpla birlikte, günümüzde bu mümkün… Özellikle, hamile kaldığınızı öğrendiğiniz dönemde her ay düzenli doktor kontrolü bence kesinlikle şart… Neticede, sana bir can emanet ediliyor ve sen onu elinden geldiği kadar korumalısın… Bu yüzden, anne adaylarına en önemli tavsiyem, bu kontrolleri aksatmamaları…


Girişten de anlaşılacağı üzere, konumuz gebelikte yapılan kontroller ve gebelik süresince yaşanan sıkıntılar…


İlk kontrol, bebeğini ultrasonda ilk görme anın ve kalp atışını duyup kendinden geçtiğin anla başlıyor… Bu kontrolde doktorunuz, eğer daha önce yapılmadıysa, sizden kan ve idrar örnekleri istiyor…


Ben, gebelikten önce toksoplazma bağışıklığımın olmadığını öğrenmiştim ve benim günlerce ağlamama sebep olan TSH’la hamileliğim sırasında tanıştım…


Şimdi, o endişeli zamanlara gülüp geçiyorum, ama içinde ‘can’ın varken durum pek öyle olmuyor…


Toksoplazma, çiğ etten bulaşan bir enfeksiyon… Anneye zararı yok ancak bebeğe bulaşması durumunda hiç de hoş olmayan durumlarla karşılaşılabiliniyor… Bu yüzden, anne doktorun tavsiyelerine uymak zorunda… Yapılacak şeyler çiğ et (sucuk, salam, çiğ köfte vb.) yememek, topraklı besinlere (patates, ıspanak, semizotu vb.) eldivensiz dokunmamak, elleri sık sık yıkamak gibi basit şeyler… Belli aralıklarla da tahlilleri yinelemek gerekiyor tabii… Buraya kadar her şey basit gözükse de, benim fazla evhamlı olmamdan ötürü neredeyse hamileliğim boyunca et yememeye kadar gelmiştim diyebilirim… Özellikle, dışarıda ya da başkası tarafından hazırlanan etin iyi pişip pişmediğine güvenemediğimden sadece annemin pişirdiklerini yiyebildim… Psikolojik olarak, zaten canın istemiyor, sanki et yersen çocuğuna zarar verecekmişsin gibi hissediyorsun…


Bir de TSH var… Doktorumuz, TSH’ın yüksek, endokrinolojiyle görüşmen lazım, bebekte bir takım problemlere yol açıyor dediğinde, işin boyutunu bilmiyordum tabii… Telefonu kapar kapamaz randevumu aldım ve TSH’ın nelere yol açtığını öğrenmek için internet başına oturduğumda hüngür  hüngür ağlamaya başladım… Hiç unutmam o günü, 6 Ekim 2011, gerçi o günden sonra da internette okuduklarımla panik yapmamayı öğrendim… Doktor gözetiminde olduktan sonra panikleyecek bir durum yok… Minnacık bir ilaç her sabah aç karnına içilir ve değerler düzelir… Hatta bebeğe artıları bile olur… Eğer, TSH’ınız yüksekse bebekte zeka geriliği, erken ya da ölü doğum, düşük, bebekte işitme ve görme kaybı gibi şeylere neden olabilir… Bu yüzden, kontrolleri ve tahlilleri ihmal etmeyin derim… Ve tabii, doktorunuza danışmadan hiçbir şey yapmayın…


Bu problemlerin dışında beni en rahatsız eden durum mide yanmasıydı… Halk arasındaki inanca göre, bebek çok saçlı olursa mide yanarmış, ben böyle bir şeye hiç inanmadım ama İren doğduktan sonra sadece saçtan oluştuğunu görünce ‘O mide boşuna yanmamış’ da dedim… Mide yanması için verilen bir şurup var, bana hiç faydası olmadı… Kendi kendime bulduğum bir kaç rahatlatan yöntemi paylaşmak isterim… Birincisi hamur yemek, mesela makarna… Yoğurdun mideyi daha kötü yaptığı söylense de bende öyle olmadı, bol bol yoğurt yedim… Soda, tavsiye edilmese de cola içmekte iyi geliyor… Ve sakız, akşama kadar çiğneyebilirsiniz… Çok rahatlatıyor… Esas problem uykuda oluyor, çünkü sırt üstü, yüz üstü, yan ne şekilde yatarsanız yatın yine de o mide uyutmaz… En iyisi, oturur pozisyonda sırtı bol yastıkla destekleyip, ayakları uzatıp, sevilen bir programı izlerken uykuya dalmak… Gerçi bu şekilde uyumak çok zor oluyor ama iyice daldıktan sonra kendiliğinden yatar pozisyona geçiyor insan…


Bu dönemde, bayanlar enfeksiyona daha açık olduğu için, idrar yolu enfeksiyonu yaşayabilir… Mide bulantısı çok oluyor, siz bunu hamileliğin getirdiği bulantı sanabilirsiniz, eğer bulantınız uzun süre aralıksız devam ediyorsa vereceğiniz idrar kültürü sonucunda vücuttaki enfeksiyon belirleniyor ve ona uygun tedavi başlıyor… 3-4 gün süren bir ilaç tedavisi…


Son olarak da, bağışıklığın düşmesi nedeniyle mantar olabiliyor vücutta… Ben hayatımda ilk kez mantar oldum ve o da kulağıma yerleşmiş… KBB’de kulak temizlendikten sonra alkollü bir karışımla günde 2 kez kulağı doldurup 5 dk. sonra boşaltıyorsunuz, biraz yansa da kısa sürede geçiyor… Yaşanan en büyük sıkıntı duyma da oluyor…


Bunun dışında, yukarıdakilere göre abartılmayacak olan çatlaklar ve doğum lekeleri oluşuyor… Çatlak olayının üzerinde hiç durmadım ben, ‘Karnım çatlayacaksa da kızım için çatlıyor’ dedim, verilen kremleri kullanmayı aksattım hep… Doğum lekeleri ise her anne adayında olmamasına rağmen bende fazlasıyla belliydi, özellikle çenemde ikinci bir dudakla gezdim, ama daha öncede söylediğim gibi içinde bir can taşıyan kadın kendini öyle özel hissediyor ki, o lekeler hiç rahatsız etmiyor, doğumdan 10-15 gün sonra da geçiyor…


Yani, bu küçük bebekler, daha dünyaya gözünü açmadan, anne karnındayken varlığını belli etmek için hiç rahat durmuyorlar :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder