22 Şubat 2017 Çarşamba

Ballerina


Okul çağına gelmiş her çocuğun imkanlar doğrultusunda en az bir sosyal aktiviteye yönlendirilmesi gerektiğine inanıyorum.

Buna karar verirken öncelik çocuğun isteği olmalı ancak küçük yaşta oldukları için herhangi bir branşla ilgili tecrübeleri yok. Bu aşamada yapılacak en doğru şey çocuğu doğru gözlemleyebilmek, gerekirse öğretmenlerine danışmak.

4 yaşında bir çocuğun yapabileceği alanlar oldukça kısıtlı, araştırma yaparken bale ya da jimnastiğin uygun olduğunu gördüm ve baleye karar verdim.

İstanbul’da seçenek oldukça fazla, ancak iyi bir bale okulunun Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olması öncelik. Birkaç telefon görüşmesinden sonra bir arkadaşımın da tavsiyesi ile Mavidans Bale ve Dans Okulu’na başlamaya karar verdik.

Bunda en büyük etken, okulun da sahiplerinden olan Nurhan Nebioğlu’nun telefonda konuşurken bile çocuğumuzu bir aileye emanet edecek olacağımız hissini vermeseydi. Tanıştığımızda da yanılmadığımızı gördüm.

Mavidans ile ilgili detaylı araştırmayı mavidans.com dan yapabilirsiniz. Şu kadarını söyleyebilirim ki, Ayda Zorlu Nebioğlu ve Nurhan Nebioğlu’nun özgeçmişlerini okuyunca hemen ikna olacaksınız.

Biz yaklaşık 5 aydır derslere katılıyoruz, hazırlık grubu haftada iki kez birer saatlik ders yapıyor. Çok küçük oldukları için üst üste iki saati kaldırmaları zor.

Geçen Pazar günü, 5 aydır kapalı kapılar ardında öğrenilenler açık dersle velilere sunuldu. Evde hareketleri görüyorduk tabii ama sınıf ortamında bambaşkaydı.

Veliler içeri alındığında, bütün çocuklar mum gibi duruyorlardı, gayet disiplinli bir şekilde 20 dakika boyunca eğitmenlerinin yönlendirmesi ile harika bir sunum yaptılar.

Aslında, burada önemli olan hareketleri kusursuz yapmak değil bence, önemli olan 20 dakika boyunca çaba sarf edip, hem de sınıfta anne babalar, anneanneler vb. varken düzeni bozmadan o kültürü bizlere yansıtabilmeleriydi ve hepsi de gayet başarılı bir şekilde gerçekleştirdi bunu.

Ben o gün İren’i izlerken, ilk defa büyüdüğünü hissettim… Karşımda gayet olgun, disiplinli ve görevini ciddiyetle yapan bir çocuk gördüm. O minnacık bedenler, yorulmadan, pes etmeden ve gerçek bir balerin edasıyla başlar dik, yüzde hafif bir tebessüm ile sunumlarını yaptılar.

İren’in bu kısa süreçte özgüveni oldukça arttı, dolayısıyla iletişim becerileri de güçlendi.    

Ebeveynlere şiddetle en az bir sosyal etkinliği bu yüzden tavsiye ediyorum.

Bir not: Bale, buz pateni derken çocuğu sık boğaz ettiğimi düşünenler oluyor çevremde, oysa ki bunların hepsi çocuktan çok aileye külfet ama bunu kimse görmüyor. Çocuk istemese zorla bunları yaptıracak bir anne zaten değilim, tam aksine, İren sabahın köründe uyanıp “Baleye gidicez, sonra da patene gidelim mi?” dediğinde, ben daha gözümü bile açamamış oluyorum… Her haftasonu erkenden kalkıp okula gider gibi dışarı çıkmak, ailece uzun uzadıya bir Pazar kahvaltısı yapamamak, soyunma odalarında iki büklüm çocuk giydirmek, o sırada yemeğini planlamak, kısacası ordan oraya çocuk taşımak da kolay iş değil inanın, bu rutini her hafta tekrarladığınızı düşünün, insan arada nefes almak istiyor. Ben bunları kızım için sorun etmeden yapıyorsam gerisini düşünmek de kimseye kalmıyor sanırım. Burdan duyurulur, yazın da yüzme okuluna vereceğim, haberiniz olsun :)

7 Şubat 2017 Salı

Küçük Buz Patenci



Yarıyıl tatilini dolu dolu geçirmek için farklı aktiviteler ararken, çocukluğumda severek yaptığım buz patenine İren’i götürmek geldi aklıma… Aslında ben bir günlük etkinlik planlamıştım ama İren buzu o kadar çok sevdiki, bütün programlar iptal edildi, her gün buz pistine gidildi.
Topuklar birleşik, ayak V şeklinde

Buz pateni ülkemizde profesyonel olarak değer görmeyen bir spor, dolayısıyla İstanbul gibi bir şehirde gidilecek alan da sınırlı sayıda…

Biz öncelikle Uniq İstanbul’da bulunan açık hava buz pistine gittik. İren ilk kez buza çıkacağı için herhangi bir sakatlıkla karşılaşmamak adına yanında bir eğitmen olsun istedim. İlk dersini, kendisi de eski milli sporcu olan ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Senkronize Buz Pateni Takımının antrenörlüğünü yapan Necdet Ayyıldız’dan aldı. Sonrasında her sabah “Anne, bugün beni buz patenine götürür müsün?” diye uyandı.

Necdet Abisi ile İren
İkinci denemede, Icessporto’ya gittik. Burayı tercih etme sebebimiz kapalı olması idi, Uniq İstanbul açık havada olduğu için İren’den çok biz üşüdük ama maalesef Icessporto bizi hiç tatmin etmedi. Amaç, bu sporu sevdirip öğretmek, geliştirmek değil hissi yarattı bende. Fiyatı daha uygun, ancak pistte bir o kadar ufak. İren’e göre ise açık havada kaymak daha eğlenceliymiş (ne anladıysa :)).

Sonra ki iki dersimizde yine Uniq İstanbul’da oldu. Tatilin sonlarına yaklaşırken öyle bir kalabalık vardı ki saatlerce ders sırası için beklemek zorunda kaldık; ben beklemeyelim dedikçe İren bekleyelim dedi :). Özellikle haftasonları gidecek olanlar, önceden arayıp randevu alırsanız beklemek zorunda kalmazsınız.

İkinci profesyonel dersimiz de Nurullah Hoca eşlik etti bize. İlk aşamada amacın sporu sevdirmek olduğunu gördüm bir kez daha. “İren, hadi beni yakala” , “İren, şimdi ben seni yakalayacağım” derken düşe kalka düşe kalka buzda kendi başına kalkmayı öğrendi.

Tatilde ki son dersimiz de ise (devamı gelecek biliyorum) yine Necdet Abisi ile adım çalışmaları yaptılar.


Arada tribünlere de oynamayı ihmal etmiyoruz :)
Adım çalışmaları yaparken



Uniq İstanbul ve Icessporto dışında, Beylikdüzü’nde Icestanbul var. Buranın işletmesi eski bir milli sporcuya ait, aynı zamanda antrenörlüğü de kendisi yapıyor.


İstanbul’da bir de Silivrikapı Buz Pisti var. Burası olimpik bir pist. Henüz gidip tecrübe etmedik ama Uniq İstanbul 15 Mart’ta kapanacağı için sonraki derslerimiz için burası uygun olacak sanıyorum.

İren’i sevdiği bir aktivite ile buluşturmak benim en büyük mutluluğum. Bundan sonra her haftasonu şoför anne, eşya toplayan anne, bekleyen anne rollerime devam edecek gibi görünüyorum :)