Sevdiği birini kaybettiğinde, sadece kaybının mı yasını tutar insan? Yoksa, kaybıyla birlikte yitip giden gelecek hayallerinin de mi?
Yas, sevilen birinin ölümünün ardından içsel bir deprem
yaşayarak benliğinin alt üst olması değil mi? Akışını kontrol edemediğimiz bir
hayatın içinde kalmıyor muyuz sevdiğimizi uğurladıktan sonra? O halde, onsuz, içinde
bulunduğumuz hayatımızın da yasını tutmaz mıyız?
Kişisel yasımın bu evresinde gelecekle mücadele ediyorum. İren’
le birlikte yaşayamayacak olduğum hayallerimin yasını tutuyorum.
İren' in ortaokuldan mezun oluşunu, diplomasını alışını
göremeyeceğim; hatta diplomasını verecek olmanın gururunu yaşayamayacağım. Her
sene özenle hazırlandığı bale resitallerinde onu sahnede izleyemeyeceğim artık.
Voleybol takımıyla maçlara çıkmasını, sayı aldıklarında yaptığı sevincine şahit
olamayacağım. Saatlerce provalarda ve antrenmanlarda bekleyemeyeceğim.
İren’ in genç kız olacağını, ergenlik sancıları ile
boğuşurken nasıl bir yol alacağını, arkadaş ilişkilerinde sorunlar yaşadığında
nasıl başa çıkacağını bilemeyeceğim. En yakın arkadaşlarını tanıyamayacak,
onların okulda “Gaye Hocası”, dışarda “Gaye Teyzesi” olamayacağım. Arkadaşları
ile gezme planları yaptığında, aklım kala kala izin veremeyeceğim. Bir kalp
çarpıntısı yaşayıp, karnında kelebekler uçuştuğunda bana “Aşık oldum” demesini
duyamayacağım. Anne-kız dertleşemeyeceğiz. Süse püse düştüğünde birlikte
alışveriş yapıp, arkasından keyifli bir yemek yedikten sonra kahvelerimizi
içemeyeceğiz beraber. Bundan sonra birlikte sinemaya, tiyatroya, bale
resitallerine, operaya gidemeyeceğiz. Yeni bir gösteri geldiğinde “Bilet almamı
ister misin?” diye soramayacağım. Taksim’ e her gidişimizde el ele İstiklal
Caddesi’ ni turlayıp, sokak lezzetlerini tadamayacak, ardından Gezi Parkı' nda
otururken kestane yediğini göremeyeceğim. Beşiktaş çarşısına her gittiğimizde
uğradığı turşucuda turşu suyu içmesine şahitlik edemeyeceğim.
Liseye geldiğinde, onun müdür yardımcısı olamayacağım. Alan
ve meslek seçiminde ondan daha çok heyecanlanmayacak, elimde bir mezuniyet
fotoğrafı ile mezuniyet yıllığını tutamayacağım. Üniversite sınavı için okul
kapılarında bekleyemeyecek, sonuçların açıklandığı gece uykusuz kalamayacağım. Bir
işe başvurduğunda, kabul edilmesi için dualar edemeyecek, ilk maaşı ile güzel
bir kutlama yemeğine çıkamayacağız.
Birlikte tatil planları yapamayacağız. Her sene onun istediği
yere gitmek için şartlarımı zorlamayacak, sonunda istediği yere götürmüş
olmanın verdiği hazzı yaşayamayacağım. Aynı denizde yüzüp, aynı gökyüzüne
bakamayacağım.
Mutfakta birlikte yemek pişiremeyecek, soframızı beraber
kuramayacağım. İstediği şeyleri ona alamayacak, aldığımda yüzünün ve gözlerinin
ışık saçan ifadesi göremeyecek, “Teşekkür ederim canım annem!” demesini
duyamayacağım. Banyodan çıktıktan sonra saçlarını koklayarak tarayamayacağım.
Büyümesine eşlik edemeyecek, her ne yaparsa yapsın, ne yaşarsa yaşasın yanında olamayacak, mutlu olduğunda kahkahalarına, üzüldüğünde gözyaşlarına ortak olamayacağım.
İren’ le el ele dolaşamayacağım. Ona doya doya sarılıp
koklayamayacağım. Sarılıp uyuyamayacak, sesini duyamayacak ve o gülen
suratını göremeyeceğim.
İren' im, seninle dopdolu ama sensiz hayatımda, ömrümün sonuna kadar seni sevmekten
hiç vazgeçmeyeceğim. Seni her gün daha çok özleyeceğim Balım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder