avunmak: 1. bir şeye kendini vererek acısını, kederini unutmak
2. bir şeyle yetinip oyalanmak
"Çocuk avunmak bilmedi, annesini aradı."
Keşke sözlük yazarları “avunmak” fiilini tanımlarken, nasıl avunacağımızı da belirtseymiş…
“Avunmak” bu tanımdan mı ibaret?
Bence, “avunmak”, kederini unutmak değil, kederinle baş etmeye çalışmak.
Bence, “avunmak” için verilen örnek cümle şu olmalıydı:
"Anne avunmak bilmedi, çocuğunu aradı."
Evladını kaybetmiş bir anne nasıl avunur? Yas tutan bir anne nasıl avutur kendini?
Öncesinde, inancını sorgulasa da, sonrasında inanır “cennetin” varlığına ve orada onu bekleyen bir “melek” olduğuna. Çünkü, yasın altı aşamasından olan pazarlığın artık işe yaramadığını kavramıştır. “Ne yaparsam, ne kadar ağlarsam geri gelir? Yerine kim gitse geri gelir?” soruları yanıt bulmamıştır. O, gelemeyeceğine göre ben gittiğimde kavuşacağız düşüncesine tutunarak yaşar.
İnanmak ister, kimi zaman umutla kimi zaman çaresizce.
Varlığının devam ettiğine, kendini hissettirdiğine inanarak devam edebilir sadece çünkü…
Bazen bir kelebek uçar yanından, bazen bir kuş tüyü düşer önüne. Bazen cama konan bir güvercine, bazen bir yaprakta gördüğü uğur böceğine inanmak ister… Bulutlara, gökteki yıldızlara…
Denk geldiği bir şarkı da düşer varlığı kulağına ya da burnuna gelen bir koku da…
Bazen bir el hisseder omzunda, “Sen mi geldin?” diye sorar görmediği o ele.
Bazen de onun için yaptığı şeyler ile avutur kendini. Katıldığı bir atölyede anar evladını, bir blogda yazar, kağıda kaleme söze döker evladının varlığını, yokluğunu, eksikliğini, özlemini…
Sevdiği şeyleri yapmak kimi gün iyi hissettirir kimi gün “Onsuz nasıl yapayım?” dedirtir.
Böyledir işte avunmak…
Peki, hangi annenin yüreği bu avuntuyla yetinir? Hangi annenin yüreği evlat acısını unutur?
Günün sonunda şunu sorar: “Eee, bunları yaptık da ne oldu? Bitti mi kederle kuşatılmış özlem?”
Bitmez… Hiç bitmez… Hatta katlanarak artar…
Ve kendini avuttuğunu bile bile, “avunma” ya muhtaç kalır her yeni doğan günde…
Çaresizliği görüyor musunuz? Ötesi de var…
Her gece, rüyasında görebilmek için dua ederek koyar başını yastığa. Ve bazı sabahlar çok acımasızdır. Gözünü açar açmaz “Görmedim, göremedim.” der ve nedenini sorgulamaya başlar…
Annenin, eksik hayatında hiç eksilmeyen onlarca soru vardır artık. Cevapsız!
Ve anne, eksik hayatında, kendini nasıl avutacağının onlarca yolunu arayarak geçirecektir geri kalan hayatını… Çünkü kederiyle baş etmeye çalışmanın bir parçasıdır "avunma"...
Senin ne hissettiğini düşünmeye, baş etmeye çalıştıklarına bile dayanamazken gözyaşına dönüşen kontrol edemediğim göz yaşlarım içini bir sen bilirsin be arkadaşım…
YanıtlaSil