İren’ ciğim, sen bu dünyadayken, az olduğuna şükrettiğim “keşke” lerimi ve sen bu dünyadan gittikten sonra çoğalan “keşke” lerimi anlatmak istedim sana…
Keşke,
kızdığım zamanlarda gözümü pörtletmeseydim sana… Gerçi buna alışmıştın,
öğrencilerine kızar gibi kızma bana derdin…
Keşke,
benimle uyumak istediğin gecelerde “Olmaz, koca kız oldun” demeseydim, her
istediğinde koynuma alsaydım seni…
Keşke,
içmeyi sevmediğin balık yağını içmen için ısrar edip, içmediğini anladığımda
“Beni mi kandırıyorsun” demeseydim sana…
Keşke,
tabletinle daha çok oynamak istediğinde “Artık yasak” diyerek saklamasaydım
tabletini ve o kalbimi delen bakışına şahit olmasaydım…
Keşke, sen
bu dünyadan ayrılmadan 12 gün önce gördüğüm rüyayı anlayabilseydim… Bir şey
değişebilir miydim, hayır…
Keşke, GBS
denilen saçma hastalığa neden olan Campylobacter Jejuni bakterisi olmasaydı bu
dünyada…
Keşke, o
bakterinin bulaşacağı şeyleri yedirmeseydim sana… Sen, bu dünyadan gitmeden
önce, son 21 günde neler yediğini gün gün çıkardım biliyor musun? (Bence sen
buna hiç şaşırmadın, “Yapmıştır benim annem” dedin) Bir akşam, sana soyduğum
şeftaliyi iyi yıkamadığımdan başlayıp, yediğimiz salatanın malzemelerini de iyi
yıkamamış olmamdan devam ettim… Fırında pişirdiğim, hepimizin yediği tavuğu
satan kasap ile kavga ettim kendi kendime… Sonra, yüzerken bir deniz canlısı
tarafından ısırılmış olabileceğini kurguladım kafamda, nasıl fark etmedim
vücudunda olmayan ısırık izini diye suçladım kendimi… Isırılsa hisseder
söylerdi diyerek bu fikri rafa kaldırdım. Deniz kenarında midye yemek
istediğinde izin vermeseydim keşke… Onlarca seçenek arasından, o midyeden
olduğunu hissediyorum her şeyin ve anneler hislerinde pek yanılmaz… Ama çok
severdin midyeyi, onlarca yerdin bir oturuşta, kıyamazdım sana keyifli bir yaz
tatili günü “yeme” demeye… Keşke, suratını assan da, ağlasan da, “yeme”
deseydim…
Keşke,
yapılan kan tahlillerinde yüksek çıksaydı enfeksiyon değerin… Keşke, normalden
yüksek çıkan B12 değerinden şüphelenseydi doktorlar. “Neden yüksek?” diye
sorduğumda, vücudun dışarı atamadığı bilgisi ile geçiştirmeselerdi… Keşke, ben
tıp okumuş olsaydım ve bilebilseydim hepsini… Keşke, seni geri getirmeyecek bu bilgileri
sonradan öğrenmeseydim, bilseydim önceden…
Keşke,
hastanede son günün olduğunu bilmediğimiz o son günde, aşağıdaki en sevdiğin
kahve dükkanından istediğin mangolu ejder meyveli soğuk içeceği alsaydım sana.
“Miden rahatsız, daha kötü yapar annecim, ben çay alayım sana” demeseydim… Ne
yaptım biliyor musun? O aptal hastanenin kafeteryasına sadece o içeceğin olup
olmadığını sormak için gittim senden sonra. Orada satılmıyormuş meğer, belki de
senden sonra ilk kez bunu duyduğumda yüzümde bir tebessüm oldu. İstesem de
alamazmışım çünkü yokmuş. Son isteğin olduğunu bilmediğim son isteğini yerine
getirememenin vicdan azabını biraz hafifletmiş oldum işte…
Keşke, mavi
kod verildiğinde yanına girebilseydim dedim aylarca… Bu bir “iyi ki” ye dönüştü
İren’ cim. İyi ki giremedim de, ne göreceğimi tahmin ettiğim o anları yaşamadım.
Çok mu bencilce annem bu düşünce? O anlar yok hafızamda, ama cesurca
elini tutmak isterdim yine de… Belki hissederdin, filmlerdeki gibi bir mucize
olurdu, kalbin atmaya başlardı tekrar…
Keşke, sen
değil de ben gitseydim bu dünyadan… Sen bu acıya nasıl dayanırdın bilmiyorum. O
yüzden, hangimiz önce gitsek hikayemiz yarım kalmayacak mıydı diye soruyorum
kendime. Bizim hikayemiz bir şekilde yarım kalacaktıysa, bencillik yapmanın
alemi yok, anne olduğumu hatırlıyor ve senin bu acıyla kalman yerine benim
kalmamın daha adil olduğunu düşünüyorum. Ne saçma düşünceler değil mi? Hayat,
insanı öyle bir hale getiriyor ki… Evladının yokluğunda, evladının böyle bir
acıyı yaşamamış olmasını teselli olarak görüyorsun… Keşke, tesellilere hiç
gerek kalmasaydı…
Düşünüyorum… Hangi “keşke” değişebilir ki yaşadıklarımızı, hangi “keşke” geri getirebilir ki seni?
Keşke, kader denilen yazgının önüne geçebilecek gücüm olsaydı bir anne olarak… Aciz bir kul olmasaydım…
Keşke ölüm
diye bir şey olmasaydı hiç, keşke hiç kimse en sevdiğinden çaresizce ayrılmak
zorunda kalmasaydı… Keşke…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder