22 Ağustos 2025 Cuma

Keşke...

İren’ ciğim, sen bu dünyadayken, az olduğuna şükrettiğim “keşke” lerimi ve sen bu dünyadan gittikten sonra çoğalan “keşke” lerimi anlatmak istedim sana…

Keşke, kızdığım zamanlarda gözümü pörtletmeseydim sana… Gerçi buna alışmıştın, öğrencilerine kızar gibi kızma bana derdin…

Keşke, benimle uyumak istediğin gecelerde “Olmaz, koca kız oldun” demeseydim, her istediğinde koynuma alsaydım seni…

Keşke, içmeyi sevmediğin balık yağını içmen için ısrar edip, içmediğini anladığımda “Beni mi kandırıyorsun” demeseydim sana…

Keşke, tabletinle daha çok oynamak istediğinde “Artık yasak” diyerek saklamasaydım tabletini ve o kalbimi delen bakışına şahit olmasaydım…

Keşke, sen bu dünyadan ayrılmadan 12 gün önce gördüğüm rüyayı anlayabilseydim… Bir şey değişebilir miydim, hayır…

Keşke, GBS denilen saçma hastalığa neden olan Campylobacter Jejuni bakterisi olmasaydı bu dünyada…

Keşke, o bakterinin bulaşacağı şeyleri yedirmeseydim sana… Sen, bu dünyadan gitmeden önce, son 21 günde neler yediğini gün gün çıkardım biliyor musun? (Bence sen buna hiç şaşırmadın, “Yapmıştır benim annem” dedin) Bir akşam, sana soyduğum şeftaliyi iyi yıkamadığımdan başlayıp, yediğimiz salatanın malzemelerini de iyi yıkamamış olmamdan devam ettim… Fırında pişirdiğim, hepimizin yediği tavuğu satan kasap ile kavga ettim kendi kendime… Sonra, yüzerken bir deniz canlısı tarafından ısırılmış olabileceğini kurguladım kafamda, nasıl fark etmedim vücudunda olmayan ısırık izini diye suçladım kendimi… Isırılsa hisseder söylerdi diyerek bu fikri rafa kaldırdım. Deniz kenarında midye yemek istediğinde izin vermeseydim keşke… Onlarca seçenek arasından, o midyeden olduğunu hissediyorum her şeyin ve anneler hislerinde pek yanılmaz… Ama çok severdin midyeyi, onlarca yerdin bir oturuşta, kıyamazdım sana keyifli bir yaz tatili günü “yeme” demeye… Keşke, suratını assan da, ağlasan da, “yeme” deseydim…

Keşke, yapılan kan tahlillerinde yüksek çıksaydı enfeksiyon değerin… Keşke, normalden yüksek çıkan B12 değerinden şüphelenseydi doktorlar. “Neden yüksek?” diye sorduğumda, vücudun dışarı atamadığı bilgisi ile geçiştirmeselerdi… Keşke, ben tıp okumuş olsaydım ve bilebilseydim hepsini… Keşke, seni geri getirmeyecek bu bilgileri sonradan öğrenmeseydim, bilseydim önceden…

Keşke, hastanede son günün olduğunu bilmediğimiz o son günde, aşağıdaki en sevdiğin kahve dükkanından istediğin mangolu ejder meyveli soğuk içeceği alsaydım sana. “Miden rahatsız, daha kötü yapar annecim, ben çay alayım sana” demeseydim… Ne yaptım biliyor musun? O aptal hastanenin kafeteryasına sadece o içeceğin olup olmadığını sormak için gittim senden sonra. Orada satılmıyormuş meğer, belki de senden sonra ilk kez bunu duyduğumda yüzümde bir tebessüm oldu. İstesem de alamazmışım çünkü yokmuş. Son isteğin olduğunu bilmediğim son isteğini yerine getirememenin vicdan azabını biraz hafifletmiş oldum işte…

Keşke, mavi kod verildiğinde yanına girebilseydim dedim aylarca… Bu bir “iyi ki” ye dönüştü İren’ cim. İyi ki giremedim de, ne göreceğimi tahmin ettiğim o anları yaşamadım. Çok mu bencilce annem bu düşünce? O anlar yok hafızamda, ama cesurca elini tutmak isterdim yine de… Belki hissederdin, filmlerdeki gibi bir mucize olurdu, kalbin atmaya başlardı tekrar…

Keşke, sen değil de ben gitseydim bu dünyadan… Sen bu acıya nasıl dayanırdın bilmiyorum. O yüzden, hangimiz önce gitsek hikayemiz yarım kalmayacak mıydı diye soruyorum kendime. Bizim hikayemiz bir şekilde yarım kalacaktıysa, bencillik yapmanın alemi yok, anne olduğumu hatırlıyor ve senin bu acıyla kalman yerine benim kalmamın daha adil olduğunu düşünüyorum. Ne saçma düşünceler değil mi? Hayat, insanı öyle bir hale getiriyor ki… Evladının yokluğunda, evladının böyle bir acıyı yaşamamış olmasını teselli olarak görüyorsun… Keşke, tesellilere hiç gerek kalmasaydı…

Düşünüyorum… Hangi “keşke” değişebilir ki yaşadıklarımızı, hangi “keşke” geri getirebilir ki seni?

Keşke, kader denilen yazgının önüne geçebilecek gücüm olsaydı bir anne olarak… Aciz bir kul olmasaydım…

Keşke ölüm diye bir şey olmasaydı hiç, keşke hiç kimse en sevdiğinden çaresizce ayrılmak zorunda kalmasaydı… Keşke…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder