2 Ocak 2025 Perşembe

“Birlikte eskimek çok güzel, eksilmedikçe…”

Bu yazıyı, yeni bir yıla umutla giren hiç kimseyi üzmek için yazmıyorum… Amacım sadece hislerimi paylaşarak kendime şifa olabilmek…

Yas sürecinde, özel günler daha sarsıcı oluyor…

Bu süreçte; bizim için çok anlamlı olan; doğum günleri, İren’ in her yıl görev aldığı okuldaki törenler gibi birkaç özel gün geçirdik. Hepsi acıttı ancak, eski yaşantımda çok anlam yüklemediğim yılbaşı, yüreğime bir bıçak sapladı. Yetmedi, kalbimin ortasında çevirip durdu o bıçağı…

Tüm “İyi seneler” dilekleri gözlerimden yaş olarak süzüldü…

İçinde “iyi” kelimesinin geçtiği hiçbir şeyi duymak istemiyor insan yas sürecinde. Ne iyi olabilir ki, bundan sonra yeni bir yıl ya da hayatın kalanı ne kadar iyi olabilir?

O sofra eksikti… Çorbalarımızı içerken bu eksikliğe döktük gözyaşlarımızı ailece… Önce biri kalktı masadan, sonra diğeri… Ben kendimi, soğuk havaya rağmen, balkona attım. Ve orda her yeni yıla girerken İren’ le biriktirdiğimiz anıları hatırladım… Daha çok ağladım ama tebessümde edebildim anılarımıza tutunarak…

Her çocuk gibi, İren içinde yeni bir yıla girecek olmak heyecan vericiydi. Günler öncesinde, anneannesine yemek listesi hazırlardı çok yiyen bir çocukmuş gibi. Haftalar öncesinde istediklerini seçer ve kimin ne alacağını belirleyerek, bir nevi görev paylaşımında bulunurdu. Ben genelde, O, hediyesini seçmeden almış olurdum. Sonra kendi istediği şeyi söylediğinde, “Bunu alamam, çok pahalıymış.” derdim. Yılbaşı ağacının altına koyulan paketleri 00.00’ ı bekleyemeden açardı. Benim alamam diyerek almadığımı sandığı hediyeyi gördüğünde şaşırıp, çok sevinirdi. Sonra alıştı bu yaratıcı sürpriz yapma şeklime ve “Alacağını biliyordum zaten, hep alamam deyip alıyorsun.” derdi. Yine de yüzünden okunurdu sevinci. 00.00’ da önce anne-kız kucaklaşmamızı yapardık. Atılan havai fişekleri balkondan izlerken telaşla “Çok yaklaşma, dikkat et!” demeden alamazdım kendimi 15. katta oturduğumuzu hatırlatarak. Tabi, benim uykum ondan önce gelirdi ve O, ısrarla ertesi gün tatil olduğu için sabaha kadar oturmak istediğini söylerdi. Geç saatlerde uyumak çocuklar için büyümenin bir göstergesi. Ve 1 Ocak… Her 1 Ocak, anne-kız birbirimizin yanına uzandığımız, dakikalarca yatakta keyif yaparak sımsıkı sarıldığımız bir gündü.

“Dedeme söylesem bizi dışarı götürür mü?”

Her 1 Ocak, İren’ in sevdiği bir yerde ailece yapılan kahvaltı ile başlardı.

2024 eksik bıraktı beni… 2025 ve sonrasının da bu eksikliği tamamlayamayacağı aşikar. O yüzden, aslında yeni bir yılın sadece takvimden bir yaprak götürdüğünü kabul ederek devam etmek lazım belki de… Ama bu dile geldiği kadar kolay olmuyor maalesef… İnsan arıyor, arıyor, arıyor ve yasın karmaşık çaresizliği içinde aradığını bulamadan yeni bir güne uyanıyor… Her gün gibi olduğunu bilsen de özel günler daha da sarsıcı oluyor…

Nazım Hikmet’ in “Birlikte eskimek çok güzel, eksilmedikçe…” sözüyle eksilmeyeceğiniz bir yeni yıl diliyorum hepinize… Eksilmenin ne kadar kıyıcı bir duygu olduğunu bilerek...

2 yorum:

  1. Acınızı yürekten hissediyorum, 8 kasim gecesi ben uykudayken kaybettim kardeşimi, oğlumu,arkadaşımı.. bir sabah uyandım ve bana kardeşin gitti dediler. O gün bugün her sabah ayni acı, ve her özel an eksik.

    Allah sabrımızı arttırsın

    YanıtlaSil
  2. 💜🌹🫂

    YanıtlaSil