Bugün, babamın doğum günü… Çok sevdiği torunu yanında olmadan, İren’ siz ilk özel gününü yaşıyor maalesef… Ben, Eylül ayında İren’ siz ilk özel günü deneyimlediğim için, babamın bugün yaşayacağı yokluk hissini tanıyorum. O yüzden, belki bu yokluk hissini İren’ le dolu anılarıyla bir nebze doldurabilirim diye düşünerek, bugün babamı ve onun dedeliğini anlatmak istedim…
Benim babam çok başka bir insandır! Klasik babalardan öyle farklıdır ki, çoğu zaman en yakın arkadaşımdır… Beni de çok başka sever, aslında o bütün çocukları çok sever… Bütün çocuklar da onu… Bugüne dek iletişim kuramadığı bir çocuk olduğunu görmediğimizden, ailece, onun ‘çocuk perisi’ olduğuna inanırız…
Dünyaya bir bebek getirme kararı almamı hızlandıranda aslında babamın sonsuz
sevgisiydi! Abimin çocuğunu gördü, benimkini de görsün, toruna doysun istedim… Ama
sadece dedesi değil, hiç birimiz ona doyamadan gitti İren’ im…
Hamile olduğumu öğrenir öğrenmez, babamın ilk lafı “Ben, onu kimseye
bırakmam, ona ben bakacağım.” oldu…
Ve aynen dediğini yaptı! İren’ e dedesi baktı, hem de ‘benim’ diyen
anneden iyi baktı…
Çok sakindi… Bebekler telaşı sevmez ama anneler hep bir telaş içindedir… Yemek
pişecek, alt değişecek, banyo yapılacak, çamaşır, ütü derken hep koşturandır
anne… Bu durum zaman zaman bebeğimizi rahatsız eder…
Mama saatini, ilaç saatini hep takip ederdi dedesi… İren’ i
görmediği günler telefon eder, sorguya çekerdi…
- “Yedi mi, ilacı verdin mi, kaka yaptı mı, keyfi nasıl?”
Ertesi gün mutlaka “Çok özlüyorum, duramıyorum!” der, gelirdi.
İren’ le dedesinin ilişkisi öyle bir boyuttaydı ki, 4 yaşına kadar benden daha
çok dedesine bağlıydı… Gece uyandığında ‘Anne’ yerine, ‘Dede’
diye seslenen bir çocuktu. Ve babama göre, bizler ona iyi bakamıyorduk. Çünkü her
dediğini yapmıyor, bazı isteklerine “Olmaz!” diyorduk… Bu sebeplerden
dolayı babamla o kadar karşı karşıya geldim ki İren’ in büyüme sürecinde… Anaokulunda
öğretmenleri babamı görüşmeye çağırmıştı kuralları esnetmeyelim demek için… İren’
in babası ile ayrıldıktan sonra, “Asla yüzüne bakmam.” dediği eski
eşime; İren’ in “Dede, babamla neden konuşmuyorsun? Ben barışmanızı istiyorum.”
demesiyle, evinin kapısını sonuna kadar açtı.
İşte tam da bu nedenlerden ötürü ve İren’ den önce şu dünyada en sevdiğim insan olmasından dolayı, kızıma babamın ismini vermek istedim…
Ailenin yeni üyesine isim bulmak ayrı bir telaştır… İnternetten bakmak, sözlük almak, listeler hazırlamak vb. Ben, bu isim bulma telaşında hiç zorlanmadım…
‘Özgür’ olsun kızımın adı dedim ve internetten ‘Özgür’ anlamına
gelen isimleri ararken İREN’ i buldum. Kızımın, “Özgür Dede'nin Özgür
Kızı” olmasını istedim…
Yani, İREN demek ÖZGÜR demek, yani DEDE demek,
yani BABAM demek!
İren’ in ismini aldığı Özgür Dede’ si, İren’ e hem dedelik
hem babalık yapan babam… Bu sene burukta olsa “İyi ki doğdun!” demek
istedim sana… İyi ki senin gibi rol modelle, senin gibi onu kocaman, dolu dolu
seven bir dede ile büyüdü İren’ im… “Özgür Dede'nin Özgür
Kızı”, artık, sonsuzlukta melek kanatları ile özgürce yaşamaya devam
ediyor…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder